Bir hikaye ~ Msn Nickleri


Bir hikaye

23 Mart 2008 Pazar

ÇÖL



Yağmur yavaştan çiseliyordu. Havada kesif bir toprak kokusu vardı. Çoğu insan bunu kurtuluş savaşında ölen şehitlerin kan kokusu olarak bilirdi.

Yağmur gözlerden uzak yerlere de yağıyordu.Ama bir adım ötesi kupkuruydu. O yerlere yağmur gelmemişti.

Siyah renkli bir jeep köyden geçiyordu. Direksiyondaki adam “allah’ın şu işine bak. Güneş az ötede kayboluyor.” Dedi.

Geride oturan “yurdumun doğası böyle. Yağmur yağdı mı, bir yerde olur diğerinde olmaz.Mevsimlerde öyle. Çoğu bölgeler kar altında iken sahil bölgeleri özellikle Antalya hiç kış görmez.” Diye konuştu.

Direksiyondaki adam “Mehmet biliyor musun. Almanya’ya yağmur yağdı mı burası gibi hiç toprak kokmaz. Neden bu?” dedi.

“Enişte sende biliyorsun. Oraya sürekli yağmur yağar. Toprak hep nemli olduğu için kokmaz.”

Direksiyondaki “üstelik toprak kokmadığı gibi küfte kokmuyor, dedi . Sonra ekledi. Bu topraklarda çok savaşlar yapılmış. Her yere kan damlamış. Toprak o yüzden mis gibi kokuyor.”

Yol hafiften ıslaktı. Asfalttı ama ilerisini bildikleri için endişeliydiler. Az sonra tahliye yola gireceklerdi. Orası topraktandı.

Mehmet “ murat enişte yola saplanırsak yandık.” Dedi.

Direksiyondaki Murat “bende biliyorum. Başka çaremiz yok. Mecbur gideceğiz.” Dedi.

Jeep asfalt yoldan tahliye yola girdi. Arabanın kaportası şimdiden çamura bulanmıştı. Yavaş gidiyorlardı. Önde oturan Murat’ın eşi Elif “Yiyecek hiçbir şeyimiz yok. Çakılır kalırsak geceyi arabada geçiririz. Aç uyuruz. Benden söylemesi.” Diye konuştu.

Jeepin içinde sessizlik vardı. Olacakları bir macera içindeymiş gibi algılıyorlardı. Murat “en yakın köy elli kilo metre uzaklıkta.” Dedi.

Mehmet “enişte dua et. Yolda kalmayalım. Ablamın dediği gibi yiyeceğimiz yok.” Dedi.

Murat “şu an iyi gidiyoruz. Endişe etmenize gerek yok.” Dedi.

Yağmur durmuştu. Zaman yavaştan geceye doğru akıyordu. Murat jeepi iyi kullanmıştı. Tahliye yolun çamur olmuş toprak zemininde elli kilometreyi aşmıştı. Asfalta çıkmışlar ve mola için jeepi durdurmuşlardı.

Elif “Murat ben acıktım. Ne yiyeceğiz?” diye sordu.

Murat “ buralarda market bulmak zor. Ama biraz sabrederseniz lokantaya kadar gideriz.” Dedi.

Elif “ben o kadar zaman sabredemem. Bana acilen yiyecek bulun.” Dedi.

Mehmet birden “ baksana abla. Az ileride ağaçlar var. Zannedersem onlar elma ağacı.” Diye konuştu.

Murat döndü. Jeepin farlarının aydınlattığı yöne doğru baktı. “Hadi gidelim, biraz toplayalım.” Dedi.

Elif yatışmıştı. “Şimdi ne kıtır şeydir yemesi. Vallahi elma krizim geldi.” Dedi.

Bir poşet aldılar. Ağaçların yanına kadar gittiler. Elmaları toplamaya başladılar. Elif dayanamadı. Elmalardan birini alıp yemeye koyuldu.

Murat “bu kadar elma topladığımız yeter. Geri dönelim.” Dedi. Ve oradan uzaklaştılar.

Mehmet “enişte uykun varsa arabayı ben kullanabilirim.” Dedi.

Murat “şu an hepimizin uykusu var. Şimdi jeepe girip uyuyacağız. Yola yarın erken devam ederiz.” Dedi.

Mehmet “doğru. Benimde uykum var bunu düşünmen iyi oldu.” Dedi.

Jeepin yanına gelmişlerdi. Arabanın içine girdiler. Murat poşetten Mehmet’e elma verdi. Bir tanede kendi aldı.

Mehmet “elmalar haram olmaz mı?” diye sordu.

Murat “haram gibi ama bu çölün ortasında bir elma bahçesinin olması garip. Yani ağaçlar sahipsiz. Bu durumda hiçbir sakınca yok.” Dedi.

Elif elmaların üçünü yemiş dördüncüsüne başlıyordu. Birden durdu. “Bunlar ilaçlı olmasın.” Diye konuştu.

Murat “ burası çölün ortası. Kim, gelip te ağaçlara ilaç sıkacak.?” Dedi.

Elif ikna oldu. Elmasını yemeye başladı. İyice doymuşlardı. Uyku vakti gelmişti. Elif kısa sürede sızdı. Murat ve Mehmet jeepten dışarı çıkıp sigara içtiler. Ardından arabaya girip uykuya daldılar.

Sabah olmuştu. Arabalar vızır vızır yollardan geçiyordu. Etrafta modern evler, binalar vardı. Hemen kavşakta siyah bir jeep duruyordu., İçinde uyuyan insanlar vardı.

Elif kalın bir korna sesinden sonra uyandı. Etrafına bakınca şaşırdı. Gece kendini bir çölün ortasında zannetmişti. Ama şimdi durum değişmiş koca bir şehirle karşılaşmıştı.

Acele ile Murat ve Mehmet’i uyandırdı. “Bakın nereye gelmişiz.” Dedi. Her şey ortadaydı. Gece yolda ilerlerken şehri farkedememişlerdi.

Murat “ burası Türkiye. Elektrikler kesilince koca şehir bizim gibi insanların gözü önünde bir anda kayboluveriyor.” Diye söylendi.

Elif ve kardeşi Mehmet durumu şimdi daha iyi anlıyordu.Gece ıssızlığını elektrik olmadığı için kavrayamamışlardı.

msn nickleri sitenizden..

0 yorum: